Makaleler

Kürdistan sermayeye mezar olacak!

Devletin Kürt ulusu üzerindeki katliam politikası devam ediyor. Ne kadar reddetse de Kemalizm’in mirasçılığını üstlenen ve neo-Kemalist bir parti kıvamındaki AKP hükümeti, Kemalist diktatörlüğün tarihsel mirasçılığını devam ettiriyor. Var olduğu günden bu yana farklı etnik kimliklere mensup olan halklara olan düşmanlığını sürdüren TC devleti, AKP hükümeti döneminde de bu düşmanlığı artırdı.

Kürt ulusu özgülünde farklı tüm inanç ve kimlikteki insanlara yönelik olan düşmanca tutumu sürdüren hükümet, Kürt illerinin bir bütününe hem Türkiye’de hem de Ortadoğu’da Kürt ulusunun tüm kazanımlarına saldırmaktadır. Ortadoğu’da tüm dünya tarafından meşruluğu kazanılan, IŞİD ile mücadelede dünya devletlerinin muhatap olarak aldığı YPG’nin kazanımlarına saldırmaktan geri durmazken, T. Kürdistanı’ndaki kazanımlarını da hedefine almaktadır. Özellikle geçtiğimiz sene öz yönetim direnişlerine, serhıldanlara sahne olan Cizre, Amed, Sur’a topyekun olarak saldırmış, bölgede bulunan halk yaşananlara karşı topyekun olarak iradesini savunmuş ve direniş sergilemişti. Yaşanan bu savaşta devlet bölgede bulunan tüm yapıları yıkmıştı. Yaşanan saldırılar ulusal olduğu gibi aynı zamanda ekonomik kökenlidir. Yıllardır Kürt ulusal burjuvazisinin denetiminde olan bölgede ekonomik gelişmelere Kürt ulusunun millileşen sermayesi yön vermişti, bölge ekonomisini kendi kaynaklarıyla kalkındıran Kürt halkını bölgeden çıkarıp sermayeye teslim etme çalışmasıdır. Bunun en önemli hamleleri bölgeyi hem kültürel anlamda Türkleştirmek hem de ekonomik olarak komprodar sermayeyi pazara sokmaktır. Kürt halkının millileşen sermayesini yabancılaştırmaya çalışan devlet, bölge ekonomisinin bir bütününü himayesi altına almak için belirli politikalar sürdürmektedir.

Yaşanan saldırıların aynı zamanda ekonomik yönde olduğunun somutlanmış hali geçtiğimiz günlerde açıklanmıştır. Amed’in Sur ilçesi Lalebey ve Alipaşa Mahallesi kentsel dönüşüm rantı için yıkım ile karşı karşıya. Geçtiğimiz günlerde mahallerde bulunan camilerin minarelerinde müezzinler, 1 hafta içinde evlerin boşaltılması ve yıkılacağı duyurusu yaptı. Kararın Sur Kaymakamlığı tarafından verildiği ifade edilen duyuruda mahalle sakinleri özellikle camilerden evlerinin yıkılacağı duyurusu yapılmasına sert tepki göstererek, yıkıma izin vermeyeceklerini aktardı.

Lalebey Mahallesi’nde oturan ve aynı zamanda mahallenin esnafı olan Ramazan Çakır, devletin Sur’u kendi yandaşlarına peşkeş çektiği için yıkım kararı aldığını söyledi. Çakır, “Sur halkının durumu ortadadır. Burası kolay kolay boşaltılacak bir yer değildir. Ortalama bin 500 ev var burada. Hadi bir haftada 200 ev boşaltsın. Bu aileler nereye gidecek. TOKİ’lere mi götürecekler. Orada yaşanılmaz. Bu mahallenin insanları biraz zor çıkar burada. Sur halkını cezalandırmaya yönelik bir karardır. Devlet kendi yandaşlarını kalkındırmak için tarihi Sur’u yıkmak istiyor. Yandaş olan sektöre devredip farklı faaliyetler yürütmek istiyor” diye konuştu.

Türk hakim sınıfları uluslaşma sürecinde olduğu gibi farklı ezilen ulusları bu topraklardan atmış, onların servetlerinin önemli bir kısmına el koymuştur. Ne var ki bütün bu “başarı”larına rağmen öngördüğü ulus-devletin en önemli gereklerinden başlıcasını yerine getirememiş; Kürt ulusunu  asimile etmeyi başaramamıştır. Yıllar boyunca yaptığı zulümlerle ne kadar bastırmaya çalışsa da Kürt halkının direnişi karşısına yeniden ve yeniden çıkmasına mani olamamıştır. Kürtlere karşı sürdürdüğü inkâr ve imha politikaları boşa çıkmıştır. Ancak her şeye rağmen Türk hakim sınıfları, imhacı geleneğinin tarihteki başarılarının onda yarattığı güven duygusuyla olsa gerek, Kürt halkının haklarını kabul etmemeye ve bunlar için mücadele edenleri cebir yoluyla sindirmeye çalışmaya devam etmektedir.

Bugün Sur’da yaşanan geçmişte yaşanandan farksızdır. Tarihsel olarak kendini yenileyen ve farklı şekillerde yapılan bu saldırı Kürt ulusunun kültürünü yok edip Kürt kimliğini asimile etme çalışmalarıdır. Bir ulusu yok etmenin yolu onu hem ekonomik olarak kendine mahkum etmek ve kültürünü ortadan kaldırmaktadır. Yıllardır bu politikaya maruz kalan Kürt ulusu tarihsel olarak bu faşizme direndiğini gibi bugün de kendi topraklarından vazgeçmeyecek yaşanan bu asimilasyon politikalarına direnerek cevap verecektir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu